© 2013 Powered by Bayram All rights reserved. Tüm Hakları Saklıdır © 2012-2013 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. bayramca - ALİNİN KEÇİLERİ
   
 
  ALİNİN KEÇİLERİ
        
İN KEÇİLERİ
 
                                               ALİ’NİN KEÇİ SÜRÜSÜ
 
O yıl bahar güzel olmuştu. Yemyeşil kırlar özellikle çobanlar için bulunmaz nimetti. Güttükleri sürüler iyice beslenip semizleşecekti. Yemyeşil dağ yamaçları, alabildiğine uzanan çayırlar. Bu kötü bu kara günlerde sevinilecek tek olaydı. Güzel yurdumuz işgal edilmiş. Bayrağımız çiğnenmiş. Yokluk ve savaş insanlarımızın belini bükmüştü. Köyde ne kadar eli tutan erkek varsa savaşa gitmiş. Köyde sadece kadınlar, yaşlılar ve çocuklar kalmıştı. Ali 10 yaşlarında bir çocuktu. Alsalar o da seve seve savaşa gider. Kahramanca savaşır gerekirse gazi hatta şehit olurdu. Vatan bu güzel vatan için hiç düşünmeden canını verirdi. Evlerinde hiç erkek kalmamış babası ve ağabeyleri cepheye gitmişti. Annesi ve Ali’nin bir sürü keçilerinden başkaca bir varlıkları yoktu. O keçileri bakma görevi Ali’ye verilmişti. Ali sabah erkenden keçileri alır yaylalara çıkarır onları otlatırdı. Elinde bir kavalı kendi halinde kavalını çalar vakit geçirirdi. En çok merak ettiği savaşın gidişatıydı. Ne zaman cepheden dönen bir atlı görse hemen yanına koşar ondan savaş hakkında bilgi alırdı. En çok ta Mustafa Kemal paşayı merak ediyordu. O kahraman paşa bir gün gelip karşısına çıksa sevinçten uçardı. Herkesin dilinde o vardı. Taa Çanakkale’de düşmanı yenmiş. Düşman ardına bakmadan kaçıp gitmişti. Şimdi kurtuluş savaşında yine ordunun başında o vardı. Son zamanlarda gelip geçen atlılar iyi haberler getiriyordu. Zafer yakındı diyorlardı. Ali o günler bir gelse diye dua ediyordu. Yine bir sabah erkenden kavalını azık torbasını yanına alarak keçi sürüsünü önüne kattı. Köpeği karabaş da yanında yürüyordu. Her zamanki otlağının yanına geldi. Keçilerini çayıra saldı. Bir ağaç gölgesinde dinlenmeye çekildi. Aradan epey bir zaman geçtikten sonra her zaman su aldığı pınara yine su almak için gitti. Pınar gürül gürül akıyordu. Kana kana içti. Elini yüzünü yıkadı. Köpeği karabaşta yanındaydı. Azık çıkınını açtı. Peynir ekmek bir güzel karnını doyurdu. Yeniden elini yüzünü yıkadıktan sonra keçilerin yanına dönmek için yola çıkıyordu. Birden karşı ki dağın eteğinde çadırları gördü. Bu çadırlar asker çadırı olmalı diye düşündü. Askerler ağaçlara bağlı atlar. Yeni gelmiş olmalıydılar. Çünkü buraya geldiğinde çadır filan yoktu. Çadırlara iyice yaklaşmaya karar verdi. Biraz yaklaşınca en baştaki büyük çadırın üstündeki bayrağı fark etti. Mavi beyaz bayrak morali bozuldu. Düşman bunlar diye hayıflandı. Ne olurdu. Türk olsalardı. İstemeye istemeye sürünün yanına döndü. Demek ki düşman kaçıyor geri çekiliyordu. Demek ki zafer yakındı. Ama düşmanın burada olması hiç iyi değildi. Düşman köylerine saldırır onlara rahat huzur vermezdi. Buna bir çare bulmalıydı. Bu arada akşam olmakta idi nerdeyse güneş batacaktı. Sürüyü toparlayıp köye doğru yola çıktı. Köye gelince annesi karşıladı onu. Birlikte sürüyü ağıla koyup evlerine geçtiler. Annesinin hazırlamış olduğu yemeği yediler. Ali yemekten sonra evin tahtadan yapılmış sedire çıktı. Etraf karanlıktı. Serin yaz akşamlarında burada yatardı. Düşman gelmişti. Çadırlarını köyün yakınına kurmuştu. Bu düşman burada olduğu süre köy tehlikedeydi. Ne yapıp ne edip bu düşmandan kurtulmak lazımdı. Türk ordusu gelse hele Mustafa Kemal paşa düşman ardına bakmadan kaçardı. Bunları düşünürken aklına bir fikir geldi. Şu an ordu gelmezdi. Ama düşman ordu geldi sanabilirdi. Hemen bir plan yaptı. Düşmanı ne yapıp edip kaçıracaktı. Ertesi gün sürüleri otlatmaya giderken yanına bol miktarda mum ve ateş yakmak için çakmak alacaktı. Bu düşünceyle uykuya daldı. Sabah olunca erkenden kalkıp torbasına mumu koydu. Annesine de anne ben bu gün geç gelirim beni bekleme deyip yola çıktı. Keçilerin otladığı yaylaya gelince işe koyuldu. Mumları bir güzel hazırladı yeterince mumu vardı. Akşam olunca keçilerin boynuzlarına yapıştırdığı mumları yakıp keçileri düşmanlara doğru kovalayacaktı. Saatler geçti. Akşam oldu. Ali hazırlılarını tamamlamak üzereydi. Hava iyice karanlık olunca keçilerin boynuzları üzerine mumları yapıştırıp yaktı. Bütün keçilerin mumunu yakınca keçileri düşmanın üzerine sürmeye başladı. Bu arada ne olduğunu şaşıran düşman Türk ordusu geliyor sanarak hemen çadırlarını toplayıp kaçmaya başladı. Ali düşmanın kaçtığından emin olunca keçilerin boynuzlarındaki mumları söndürüp köye döndü. Ertesi günler yine keçilerini otlatmaya devam etti. Yine böyle bir gün keçilerini otlatmakta iken karşıdan atlıların geldiğini gördü. Atlılar iyice yaklaşınca bunların Türk askerleri olduğunu anladı. Hemen yanlarına koştu. Savaşı sordu. Onlarda savaşın bitmek üzere olduğunu düşmanın kaçtığını Mustafa kemal paşa ve askerlerinin onu denize dökmek için peşlerinde olduğunu söylediler. Ali sevinç içinde ne yapacağını bilemiyordu.          
Bayram YANDIM
                                      
 
 
 
Bugün 154972 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol