KİRAZ AĞACI
Uzun geçen kış boyunca bir başına kara toprakla birlikte yalnızlığı yaşayan kiraz ağacı cemreler düşünce dallarında bir sıcaklık hisseti. Havalar ısınıp güneş çıkmaya başladıkça dal uçlarında tomurcuklar oluşmaya başladı. Daha bir saldı kökünü toprağa topraktaki suyu taa dal uçlarına dek çekti. Yaşamak güzeldi. Hele bahar mevsimleri beyaz çiçeklerini açınca çiçeklerine konan arılar vız vız sesleriyle ona candan birer arkadaştılar. Beyaz çiçeklerinin bir kısmını esen bahar meltemleri alıp götürürken bir kısmını da arılar koparıyordu. Hele dal uçlarında yeşil kirazlar oluşunca kiraz ağacının keyfine diyecek yoktu. Artık dalların kuşlarda konuyordu. Hatta bazı kuşlar olgunlaşmaya başlayan kirazlarını gagalamaya başlamıştı bile. Bir saba dal uçlarındaki kirazların kızarmaya başladığını sevinçle gördü. Öğleye doğru birkaç çocuk geldi dallarından tutarak yarı ham yarı olgun kirazlarından yemeye başladılar. Bu arada dallarını kırıp canını da acıttılar. Olsun o yinede çok mutluydu. Bir kış boyunca süren yalnızlığı bitmişti. Gün geçtikçe konukları çoğalıyor insanlar kuşlar daha bir çok canlı dallarından ayrılmıyordu. Dallarının üstündeki kirazlar gün geçtikçe azalıyor. Seyrekleşiyordu. Ama konukları hep dallarında onun mutluluğunu paylaşıyordu. Günler geçtikçe dallarında kiraz kalmadı. Bazı kirazlarda iyice olgunlaşıp yerlere düşüyordu. Kiraz ağacı yine yalnız kalmaya başlamıştı. Sadece ara sıra bazı kuşlar dallarına konuyordu. Bu arada yaprakları sararmaya başlamıştı. Sonbahar mevsimi gelince şiddetli rüzgarlar esiyordu. Bu rüzgarlar yapraklarını birer birer koparıp alıyordu. Gölgesi yapraklarla dolup taşmıştı. Artık dalları üzerinde hiç yaprak yoktu. Kiraz ağacını yine yalnız ve soğuk bir kış bekliyordu. Bir sabah uyanınca dallarının beyaza büründüğünü gördü. Beyaza bürünen sadece dalları da değildi. Her yeri beyaz bir örtü kaplamıştı.
Bayram YANDIM |