© 2013 Powered by Bayram All rights reserved. Tüm Hakları Saklıdır © 2012-2013 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. bayramca - SULTAN KIZ İLE DEV
   
 
  SULTAN KIZ İLE DEV


htmlkodcenneti

 

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman için de. Pireler berber iken develer tellal iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken ben diyeyim yüz yıl siz diyin bin yıl önce kaf dağının ardında bir ülke varmış bu ülkenin sarayında mutlu bir padişah ve ailesi varmış. Padişah sarayında biricik kızı ve eşi ile birlikte mutlu bir şekilde yaşarken. Bir gün sultan dadısı ile birlikte ülkelerinin ormanlarında gezintiye çıkmış. Ormanda gezerlerken ormanın güzelliği karşısında şaşıran sultan kız bir anda ormanda kaybolmuş. Dadısının bütün aramalarına karşın sultan kız bulunmamış. İki gözü iki çeşme ağlayarak saraya dönen dadı olanı biteni padişaha anlatmış. Padişahın adamları her yerde sultan kızı aramış fakat bulamamışlar. Bu sırada ormanda yolunu arayan sultan kızı bir dev görmüş ve onu zorla alıp yaşadığı mağaraya götürmüş. Sultan kızı mağaraya götüren dev onu korkuyla orada yaşamaya mahkum etmiş.

Dışarı çıkacağı zaman mağaranın ününe kocaman bir taş koyarak sultan kızın dışarı çıkmasını engelliyormuş. Kaderine razı olan sultan kız dev ile evlenmek zorunda kalmış. Bu arada kızını arayıp bulamayan padişah üzüntüden hasta olup yataklara düşmüş. Gel zaman git zaman yıllar su hızıyla akıp giderken sultan kızın oğlu hızla büyümüş. Bir gün dev kendisi ve ailesi yiyecek bulmak için mağarasından dışarı çıkmış. Dışarı çıkarken de mağaranın önüne o koca taşı koyup gitmiş. Bu sırada oğlu sultan kıza anne bu dünya hep karanlık mı diye soracak olmuş. Sultan kız hayır oğlum demiş hayır dünya o kadar güzel o kadar yaşanacak bir yer ki demiş yemyeşil dağları upuzun dereleri mor çiçekli dağları masmavi gökyüzü olduğunu anlatmış. Oğlu peki anne biz bu güzellikleri niye göremiyoruz diye sorunca o da mağaranın önündeki taşı gösterip bu taşı baban biz kaçmayalım diye mağaranın önünü kapatıyor diye başından geçenleri bir bir oğluna anlatmış. O da şu taşı bir de ben bakayım demiş. Ve taşı eliyle taşı itince taş kolayca yerinden kaymış. Taşın kayması ile mağaranın kapısı açılmış. Kapı açılır açılmaz sultan kız ve oğlu hızla mağaradan uzaklaşıp sarayın yolunu tutmuşlar. Sultan kız ve oğlu saraya yaklaşınca onları görenler hızla kaçmaya başlamışlar. Çünkü yıllarca mağarada yaşayan sultan kız ve oğlu kıllar içinde kalmış. Bu yüzden insana benzeyen yanları kalmamış. Sultan kız kaçanları durun demiş kaçmayın ben sultan kızım hani yıllar önce kaybolan sultan kız vardı ya o benim demiş. Bunun üzerine insanlar kendilerine elbiseler getirip vermişler. Elbiseleri giyen sultan kız ve oğlu doğruca sarayın yolunu tutmuş. Kızını karşısında gören padişah sevincinden ne yapacağını şaşırmış. Sultan kızın dönmesi iyi olmuş ta padişah torununu hiç sevmemiş. Çünkü torunun yarısı insana yarısı bir deve yani hayvana benziyormuş. Bu yüzden padişah torununu severken insan tarafını okşar deve benzeyen tarafa tokat atarmış

Bu sultanın oğlunun hoşuna gitmezmiş. Ama elinden bir şey de gelmezmiş. Okuyup ilim tahsil etsin diye hocalar tutmuşlar sultanın oğluna. Ama nafile hocaların hepsini yıldırıp kaçırmış. Hepsini bıktırmış. Sarayda herkesi hatta vezirleri bile canından bezdirir olmuş.

Padişah ve vezirler divan kurup bu sultanın oğlundan kurtulmak için çare aramaya başlamışlar. Ve onu kimsenin sağ dönmediği ormana yollamaya karar vermişler. Padişah torununa odun alıp gelmesi için ormana gitmesi gerektiğini söylemiş. Ve öküzleri koşup öküz arabası ile sultanın oğlu ormanın yolunu tutmuş. Padişah sevmediği torunundan kesin olarak kurtulacağını sanıyormuş. Çünkü bu ormana gidip de bu güne kadar kimse sağ dönmemiş.

Ama sultanın oğlu bu gidenlere hiç benzemiyormuş. Nihayet ormana gelmiş. Ve odun toplamaya başlamış. Odunları hazırlayınca bir bakmış öküzler yerlerinde yok. Bakmış ki bir ağacın altında iki dev yavrusu yatıyor. Tutup kulaklarından onları arabaya koşmuş. Ve saraya dönmüş. Olanlara saray halkı şaşıp kalmış. Ve yine divan toplanıp bu sefer sultanın oğlunun şeytanlı değirmene gönderilmesine karar verilmiş. Yine araba hazır edilip buğdayla doldurulup sultanın oğluna verilmiş. Değirmene gidip bunları öğütmesi istenmiş. O da çıkmış yola az gidip uz gidip varmış şeytanlı değirmene. Değirmende kimseler yokmuş. Sultanın oğlu değirmenin çarkını açmış çalıştırmaya başlamış. Bu sırada arabanın yanına gelince şeytanların bütün çuvallardaki ekinleri yere dökmeye başladıklarını görünce kenara çekilip onları izlemeye başlamış. Şeytanlar işlerini bitirtince eline bir sopa alıp kim çok ekin dağıttıysa o ekinleri toplasın demiş. Korkan şeytanlar bunun üzerine ekinleri tek tek toplamışlar. Un haline getirmişler. Ve sonra sultanın oğlu onların sıraya dizilip kimseye bundan sonra kötülük yapmayacaklarına dair söz verdirip çıkmış yola. Saraya gelince padişah ve vezirler çok şaşırmışlar. Olanlardan sonra istenmediğini anlayan sultanın oğlu annesinin elini öpüp devlerin yaşadığı ormanın yolunu tutmuş. Ve devlerin arasında mutlu bir hayat kurmuş.

      YAZAN:BAYRAM YANDIM   

 

 

 

 
 
 
Bugün 154961 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol