© 2013 Powered by Bayram All rights reserved. Tüm Hakları Saklıdır © 2012-2013 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. bayramca - SİHİRLİ TAVUK
   
 
  SİHİRLİ TAVUK


SİHİRLİ TAVUK

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman
içinde pireler berber iken eski hamam içinde kaf dağı ormanında yoksul bir
oduncu yaşarmış. Bu oduncu ormanın kenarında küçük bir kulübe içinde eşi bir
kızı bir oğlu ile kıt kanat geçinip gidermiş. Ormanda kestiği odunları eşeğine
yükler şehirde satar bu şekilde geçinip giderlermiş. Günlerden bir gün yine
odun kesmek için ormanın yolunu tutmuş. Azık torbasında kuru bir ekmekle bir
desti sudan başka yiyecek içeceği yokmuş. Ormanın içinde giderken bir dere
kenarına gelmiş. Dere kenarında çok ihtiyar bir adam görmüş. Adam ona
seslenmiş.
--A oğul çok açım bir dilim kuru ekmek verir misin demiş
bunun üzerine oduncu hiç düşünmeden hemen ekmek çıkınını açıp ihtiyara uzatmış.
İhtiyar ekmeği alıp yemiş oduncunun testisindeki sudan içmiş tam gideceği vakit
oduncu seslenmiş.
--Dur hele ihtiyar bin eşeğime seni evine götüreyim
demiş. İhtiyar çok yorgunmuş bu teklifi geri çevirmemiş. Oduncuya dualar ederek
eşeğe binmiş. Oduncunun elinde eşeğin yuları az gitmişler uz gitmişler dere
tepe düz gitmişler altı ay gece altı ay gündüz gitmişler ihtiyarın kulübesine
varmışlar. İhtiyar kulübeye varınca eşekten inmiş yine dualar ederek oduncuya
--Sana çok borçlandım sana borcumu ödemek istiyorum
demiş. Sana verecek bir tavuktan başka bir şeyim yok şayet kabul edersen sana
bu tavuğu vermek isterim demiş. Oduncu ihtiyara teşekkür etmiş bu hediyeyi
kabul etmek istememiş. İhtiyar ısrar etmiş yalvarmış yakarmış ve tavuğu
oduncuya vermiş. Oduncu ihtiyarın elini öpüp hayır duasını aldıktan sonra tavuğu
heybesinin gözüne koymuş düşmüş yola yine az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz
gitmiş altı ay gündüz altı ay gece gitmiş odun kestiği ormana gelmiş. Heybeden
tavuğu çıkarmış ki ne görsün heybenin içinde çil çil altınlar varmış.  Meğer ihtiyarın oduncuya vermiş olduğu tavuk
sihirli bir tavukmuş. İhtiyarın gözleri sevinçten fal taşı gibi açılmış. Hemen
eşeğine binip pazarın yolunu tutmuş. Bir sarrafa altınları bozdurup eşine
çocuklarına yiyecek giyecek almış. Eşeğine yükleyip kulübesine dönmüş. Bu hali
gören oduncunun karısı ve çocukları sevinçten neredeyse oynayacaklarmış.
Oduncunun hanımı hemen yemekler yapıp donatmış sofrayı karınlarını bir güzel
doyurmuşlar. Oduncu kulübesinin yanına
sihirli tavuğu için güzel bir kümes yapmış. Sihirli tavukta her gün bir altın
yumurtluyormuş.  Gel zaman git zaman
oduncu gittikçe zengin oluyormuş. Kente güzel bir ev yapıp yerleşmişler. Yalnız
oduncunun eşi çok tamahkar bir kadınmış bu yüzden çok daha çabuk zengin olmak
istiyormuş. Her gün sihirli tavuğun yumurtlamasını beklemektense onu kesip
karnındaki altınları almanın daha iyi olacağını düşünüyormuş. Yine oduncunun
olmadığı bir gün sihirli tavuğu kesmiş bakmış ki karnında bir tek altın bile
yokmuş. Yaptığına pişman olup ağlayıp göz yaşı dökmüş. Eve dönen oduncu
olanları duyunca çok üzülmüş ama nere çare olan olmuş bir kere. Elindeki kalan
altınlarla bir iş tutmuş geçinip gitmiş. Onlar ermiş muradına biz çıkalım
kerevetine gökten üç elma düştü kim bilir kimin başına  

 

Bayram YANDIM

 
 
 
Bugün 154953 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol